Adına tik-tok denilen bir uygulama varki, gençlerin “eğlence” veya “çılgınlık” adı altında her türlü kepazeliğini orada görebilmek mümkün. Dün twitter’de bununla ilgili bir yazı görünce, çocuklarımızın sosyal medya alışkanlıklarını irdeleyen bir yazı kaleme alayım istedim.
Malum, bizim kuşak bilgisayar çağında doğmadı ama sonradan tanıştı. Bizden sonraki kuşak ise doğduğunda, bilgisayar çağının içerisinde buldu kendini. Sonuç olarak hiç fark etmedi ve şu anda yaşlısı-genci, orta yaşlısı, ninelerin-dedelerin elinde bile bir akıllı telefon ve sınırsız internet var. Adına özgürlük dedikleri bir ortamda, fotoğraflarını çekip çekip paylaşıyorlar.
Yapılan araştırmaya göre, dünyadaki 5 kişiden 2’si internet kullanıyor. Ancak bu ortalama bizim ülkemiz için geçerli değil. Türkiye’de her 2 kişiden 1’i internet ile iç içe. Ayrıca; ülkemizdeki her 5 internet kullanıcısının 4’ü, sosyal medyaya girebilmek için internet kullanıyor. Yine dünyada her 3 kişiden birinin sosyal medya hesabı var iken, ülkemizde her 2 kişiden 1’inin sosyal medya hesabı bulunmakta.
En sık kullanılan sosyal ağlar; Facebook, Twitter, İnstagram, WhatsApp, tik-tok, Snapchat, Badoo, Foursquare, Youtube, Swarm, Periscope, Vine ve bunlara benzer siteler. Bugün çocukların ve gençlerin neredeyse tamamı, sosyal medyayı aktif olarak kullanmakta. Çoğu zaman bu durumun zararları üzerinde konuşulmaktadır.
Hadi büyükleri geçtik ama çocukları, mahremiyetin ayaklar altına alındığı bu bağımlılıktan mutlaka kurtarmamız şart haline gelmiştir. Çocukları suiistimal, kadınlara taciz, kaba kuvvet, şiddet, özenti hepsi var maalesef bunun içerisinde.
Bu tuzağa düşenlerin kandırıldıklarını görebilmek mümkün. Popüler olma isteği, yalnızlık, anne-baba ilgisizliği onları bu tuzağa iteklerken, sonrasında yaşanan çıplak beden sergileyen fotoğraflar, istenmeyen sonuçlara ve tahribatı mümkün olmayan facialara yol açabiliyor.
Uzmanlar, konuşamayan ama yazan gençliğin, bu durumdan kurtulabilmesi için ailelere çok önemli görevler düştüğünü sık sık tekrarlasa da bu illette baş edebilmek için kimi zaman uzman desteği almak ta zorunluluk haline geliyor.
Bu gerçeklerden yola çıkarak, çocuklarımızı sosyal medya tehlikesinden uzaklaştırmak için onların sosyalleşmesine yardımcı olmamız, kaliteli vakit geçirmelerine olanak sağlamamız şart. Bunun için, sokaklarda huzur ortamını sağlayıp, çocuklarımızı sokaktaki arkadaşlarıyla oynamaya teşvik etmemiz gerekiyor. Vakit hiçbir zaman geç değil, bence bunu başarabiliriz.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.