Acı
Huzur şehri Gaziantep’e düzenlenen menfur saldırıyı lanetliyor, şehit polislerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hastanede tedavisi devam eden yaralılarımıza da şifa diliyorum. Allah bir daha bu millete bu denli acılar yaşatmasın. Temennimiz ve duamız budur.
Sabah saatlerinde mesainin de olmadığı bir güne yüksek sesle uyandı şehir halkı. Bu ne saatin alarmı ne de sokaktan gelen bir gürültüydü. Kısa sürede yayıldı acı haber. Acı ya, kısa sürede etkisini gösterir. Önce bir, sonra iki şehit haberiyle dağlandı yürekler… Acıyı katık yapan coğrafyamızın kadirşinas insanları hemen koştu yürekleri dağlayan acıyı hafifletmeye…
Esnafların, vatandaşların ve resmi kurumların temsilcileri elbirliğiyle acıyı hafifletmek için mücadele verdi. Seher vakti göçtü Gaziantep şehitleri aramızdan, kuşlar duaya durduğu zaman...
Sözü fazla uzatmanın, evirip çevirmenin anlamsızlığı içinde yazıyorum. Yazmaya çalışıyorum, yazmak için mücadele veriyorum. Klavyeyle kavgaya tutuşup, inatla basıyorum tuşlara. İçimde bir fırtına kopuyor ama dindirmekte yine bana düşüyor. Şimdi diyorum, kızmanın ve öfkelenmenin zamanı değil, şimdi yetimlere el uzatmanın, acılı yüreklere su serpmenin zamanı…
Yüreğimde bir garip ağıt yakıyor şimdi, öksüzlerle, yetimlerle beraber. Gözyaşı hem arzı, hem de semayı ıslatıyor.
Zil çaldığında bir sevinçle kapıya koşan miniğin baba özlemi var yüreğimde, “benim babam nerede” diye soran küçüğün hüznü var yüreğimde. Gecenin ıssızlığında eşini arayan kadının yalnızlığı var yüreğimde, evladının kokusunu solumak isteyen annenin acısı var yüreğimde. Heybem yüreğimdeki acılarla dolu şimdi.
Bitmemesi gereken, yazıyı
Ferman Karaçam’ın “Acı” şiirinin;
“seni de vururlar bir gün ey acı
uçuşup durduğun kanatlarından
sazın, sözün, türkülerin tükenir
ellerin koynunda kalakalırsın
şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
gül açan yüzlerimizde
göğeriyor rengin senin de”
Mısralarıyla bitiriyorum.
Tüm Yorumlar