İşinizde fark yaratın

Gaziantep iş dünyasının genç kuşak yöneticilerinden bir isim İbrahim Yetkinşekerci… Yenilikçiliğe ve girişimciliğe önem veren bir yapısı var

Gaziantep iş dünyasının genç kuşak yöneticilerinden bir isim İbrahim Yetkinşekerci… Yenilikçiliğe ve girişimciliğe önem veren bir yapısı var… Babası Mehmet Durdu Yetkinşekerci’nin 35 yıl önce temellerini attığı aile şirketinde, babasından devraldığı görevi başarılı bir şekilde devam ettiriyor.

Uzun yıllar, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanlığı yaptı… Yenilikçiliğe önem veren bir yapıya sahip olan Yetkinşekerci, şirketlerini enerji sektöründe daha da büyütmeyi planlıyor. Girişimcilerin ve genç fikirlerin her zaman desteklenmesinden yana tavır koyan Yetkinşekerci, e-ticaret yapan Gaziantep merkezli bir şirketin de yöneticileri arasında yer alıyor.

İbrahi m bey, sizi kısaca tanıyalım mı?

33 yaşındayım. Liseye kadar Gaziantep’te okuduktan sonra, Bahçeşehir Üniversitesi’nde işletme bölümünden mezun oldum. Kısa bir çalışma döneminin ardından, 2006 yılındaaskerliğimi yaptım. 4 yıl önce hayatımı Sena hanımefendi ile birleştirdim. Mehmet Durdu adında bir çocuğumuz var. Allah nasip ederse, ikinci evladımızı bekliyoruz. O da erkek. Ailemize bir de Yiğit’imiz geliyor.

“İŞ HAYATI İLE ÇOCUKLUK YILLARINDA TANIŞTIM ”

Nasıl bir ailede yetiştin iz , çocukluğun uz nasıl geçti?

Şu kadarını söyleyeyim. Üniversiteye kadar tatil nedir bilmedim. Mehmet Durdu Yetkinşekerci’nin oğlu olmak benim için gurur verici. Hep bu soyadımın ağırlığının verdiğisorumlulukla hareket ettim. İlkokul yıllsrımdan itibaren Cumartesi-Pazar günleri, babam beni işyerine getirir, çalıştırırdı. Yaz tatillerinde de hafta içi yine çalışır, sadece hafta sonları aile ile vakit geçirirdik. Benim hayatımda, akranlarım gibi sürekli tatil yapma anlayışım olmadı.Tamamen çalışmaya endeksli bir hayatım oldu diyebilirim.

Babanız Sayın Mehmet Durdu Yetkinşekerci iş yaşamında başarılı, sivil toplum kuruluşlarında ve siyasette de kendini kabul ettirmiş bir isim. O’nun oğlu olmak, senin için ne anlam ifade ediyor?

Bunun memnuniyeti tartışılmaz bir defa. Babam bize hiçbir zaman hayatın kolay yönlerini göstermedi. Hep zor ile sınadı. İnşaatta çalışmaktan tutun da, fabrikanın sevkiyat bölümünde, tıra yüklemeye kadar, her zorlu işlerde çalıştım. Hayatın ne kadar zor olduğunu beni gelecekte nelerin beklediğini o dönemde gördüm. Bu kültürü de ailemdeki yeni nesle ben aktarmaya çalışıyorum. Şu an yeğenim Başpınar’da pompada, tulumunu giyip benzin satıyor. Dolayısıyla bunlar bizde çok önemli ve bizim şirketlerimizde kim olursak olalım, “Çıraklığını yapmadığın işin, patronu olamazsın” diye geçerliliğini hiçbir zaman kaybetmeyen bir söylemi felsefe olarak iş hayatımıza uyguluyoruz.

“BABAM, BİZE BÜYÜK BİR SERVET BIRAKTI”

Peki geldiğimiz süreçte “iyi ki babam beni böyle yetiştirmiş” diyebiliyor musun?

Kesinlikle diyorum. Evet, itiraf edeyim. Çocukken çok zoruma giderdi ama bugün geriye dönüp baktığımda “babam haklıymış” diyorum. Anlıyorum ki, babam aslında bize hayatı öğreterek, büyük bir servet bırakmış. Bizim neslin bir bölümüüniversiteyi bitirip iş yaşamına başladığında bir bocalamasüreci yaşıyor. Buna şahit oluyorum. Ben de böyle bir şey olmadı. İşlerin başına geçtiğimde, yıllardır burayı ben yönetiyormuşum gibi, tecrübe sahibiydim. Bende şimdi oğluma aynı duyguları aşılamaya çalışıyorum. 4 yaşındaki oğlumu zaman zaman işyerime getirip, bu havayı teneffüs etmesini sağlıyorum.

Baba-oğul ilişkileri niz nasıl gidiyor ?

Babam yoğun iş temposuna rağmen bize sevgisini hiç eksik etmedi. Gece geç saatlerde eve geldiğinde bile ablalarım ve beni yanına alır, dinler, sohbet ederdi. Aile kavramına, ailenin kutsallığına daima büyük değer verdi. Hala da öyledir. İş yaşamında ise, bilinen baba-oğul ilişkisinden ziyade saygı çerçevesinde, biraz usta-çırak ilişkisi gibidir. Bilgisinden ve tecrübelerinden her fırsatta istifade ediyorum, edeceğim. Bugün de her gördüğüm yerde eğilir saygıyla ellerini öperim.

Babanızı örnek alıyor musunu?

Elbette. Aslında bu bir gen kayması. Ben, babamdan aldığım terbiye, iş kültürü ve ahlakıyla yola devam ediyorum. Babamgibi başarılı bir iş yaşamı sürdürmeyi, sadece iş yaşamında değil, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla da memlekete hizmet etmeyi, aldığı her görevi başarıyla yerine getirmeyi kim

“AİLEME VE DOSTLARIMA VAKİT AYIRMAYI SEVERİM”

Bunları anlatmanız, kendinizle barışık bir insan olduğunuzu gösteriyor. Peki, nasıl bir yaşam tarzınız var?

Aile ağırlıklı bir yaşam tarzım var. Ancak, aileme ayırdığım kadar, arkadaşlarıma da vakit ayırmayı seven bir yapım var. Dostlarım da olmazsa olmazımdır. Günümüzde, hele de 30’lu yaşlardan sonra, doğru bir arkadaşlık zor kuruluyor. Benim çevremdeki çok arkadaşım, en az 20 yıllık arkadaşım. Dolayısıyla bu arkadaşlarımla ilişkilerimi devam ettirmek için, özveride bulunmayı önemsiyorum. Dostlarımızla, aile yemekleri düzenleyip, hep beraber vakit geçirmek beni mutlu eder.

“BABAMIN BANA EN BÜYÜK MİRASI, HAYATI DOLU DOLU ÖĞRETMEK OLDU”

Babanız başarılı bir iş insanı. İşleri ondan devralmak sizi korkuttu mu?

Hiç korkutmadı. Çünkü, ben daha elimde kalem-silgi tutmayı bilmezken, buraların tozunu yutmaya başlamıştım. İşleri devraldığımda, zaten adapte olmuştum. Zorluk yaşadım mı, evet yaşadım. Çünkü, üniversite döneminde geçirdiğim 4 yılın bir rahatlığı vardı. Gelip, koltuğa oturduğumda, babam “al sana anahtar, al sana sermaye. Sana para lazımsa kazan. İster batır, ister çıkar” dedi ve tamamen işleri bana devretti. Bana güveniyordu vei iş hayatında hiç şımartmadı. Babamın bana en büyük mirası, hayatı öğretmesiydi. En büyük servet, bu oldu benim için. Şimdi O’nun izinden ilerliyoruz. Tamamen devre dışı olmasını kabul etmedim. Gerektiğinde O’na danışarak, fikrini alarak, tecrübelerinden faydalanarak yoluma devam ediyorum.

Genç yaşın ıza rağmen, sivil toplum kuruluşlarında da hizmet etmeyi seven bir yapın ız var. Neler yapıyorsun, bu alanda?

4 yıl TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanlığı yaptım. Görevim sürecinde, tecrübe paylaşımı, kişisel gelişim, etkin konuşma, aile şirketlerinde yapılması gereken anayasalar ve daha birçok konuda etkin çalışmalar yaptık. Şehrin kanayan yarası, ikinci ve üçüncü nesiller bu şehre adapte olamıyor. Buna yönelik çalışmalar yaptık. Girişimcilikle ilgili projeleri yarıştırdık ve 120 başvuru arasından, en iyi projeye 50 bin TL ödül verdik. Bu 120 projenin en az 15 tanesi hayata geçti ve şu an onlarda da iş hayatının içerisindeler. Görev süremde, önem verdiğim iki konu vardı. İlki, farklılaştırılmış projeler, diğeri, ikinci ve üçüncü kuşağa bu şehri sevdirmekti.

“YENİ KUŞAK, ÜNİVERSİTEDEN SONRA BU ŞEHİRDE KALMAK İSTEMİYOR”

Yapmak isteyip te, yapamadığınız bir çalışma oldu mu?

Dedim ya, yeni kuşağa bu şehri sevdirmek lazım diye. Gaziantep’te, saat 21’den sonra, sokağa çıkmak istediğinizde, gidebileceğiniz çok fazla mekan yok. Bunu başarabilmeyi, buna katkı sağlamayı çok isterdim. Üniversitede hızlı bir hayatın içerisinde yaşayan ikinci ve üçüncü nesil, Gaziantep’e dönüp geldiğinde, bir anda hareketsiz kalıyor ve gelecek planlarını bu şehir üzerine kurmak istemiyor. Psikolojisi çöken bir adam, ne iş hayatında başarılı olur, ne sosyal hayattan keyif alır. Yerel yönetimlere çok taleplerimiz oldu. Biz, bir caddeyi, sokağı canlandıralım istedik. Maalesef, bunda başarılı olamadık. Yine de geç kalmış sayılmayız. Sosyal yaşam zenginliğini mutlaka ele almalıyız, aksi halde sonumuz Adana gibi olur. Adanalı ailelerin çocukları, şu anda İstanbul’da profesyonel hayattalar. Adana’nın 15 yıl önceki sanayisi ile bugünkü sanayisine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Bizim Adana olmak gibi bir lüksümüz yok”

“KOMŞUNUN MESLEĞİNİ YAPMAKTAN VAZGEÇMELİYİZ”

Bugün, elinde sermayesi olan bir kişi, komşusu, güzel bir evde oturuyorsa, güzel bir arabaya biniyorsa, gidip aynı işi yapmayı deniyor. Örneğin, halı sektörü… Örneğin bebek bezi… Yanlış anlaşılmasın, elbette, her işi yapana, istihdam edene, üreten herkese saygımız var. Ancak komşunun para kazandığı işe, benim girmemem lazım. Gidip, farklı ve katma değeri yüksek bir alanda girişimde bulunulması lazım diye düşünüyorum. Girişimcilik Merkezi projesiyle önemsediğim konu bu. Başkasını takip etmeyeceksiniz. Ne iş yaparsanız yapın, fark yaratacaksınız. B u şekilde büyü yüp gidersiniz, aksi halde yok olursunuz.

MANEVİ ZEKAT…

Topluma hizmet etmeyi seven bir anlayış var sizde de . Bu anlamda neler söylemek istersiniz?

Babadan gelme bir alışkanlık olsa gerek. Yanı başımda başarılı bir model var, bu modelden ne alsam, bana fayda. Şunu ifade edeyim. Kazandığınız paranın maddi zekatını vermek kolaydır. Ama bunun bir de manevi zekatını verebilmek önemli. Manevi zekat yönünü ise biz böyle yapıyoruz. Babam da, ben de, bu şekilde, topluma faydalı projelerde, katkı vermeyi seviyoruz.

AKARYAKIT İSTASYONLARI DÖNÜŞÜME UĞRAYACAK

Sektörün dünü ve bugününü nasıl görüyorsunuz?

Elektrikli araçlar bu piyasada bir rol. Ama, önümüzdeki 20 yılda, zarar verecek bir rol gibi durmuyor.. Dolayısıyla, 20 yıl daha bu sektör büyüyerek yoluna devam eder. Daha sonraki yıllarda, alternatif yakıt türlerini görmeye başlayacağız. Dünya genelinde aracın yakıt türünü değiştirebilmek kolay bir şey değil. Bu zaman alacak bir dönüşüm süreci. Hatta önümüzdeki süreçte, akaryakıt istasyonlarını sadece yakıt satan yerler değilde insanların daha fazla zaman geçirip, daha fazla ihtiyaç giderdikleri yerler olarak görmeye başlayacağız. Bu değişim, yavaş yavaş kendini göstermeye başladı bile.

“ENERJİDE DAHA BÜYÜK HEDEFLERİMİZ VAR”

Enerji sektörün e girmeye nasıl karar verdiniz?

Güneşi bol bir memleketiz. Türkiye’de güneş enerjisiyle elektrik üretmek, olmazsa olmaz diyebilirim. Enerji sektörü, bizim işimizin bir parçasıydı zaten. Çünkü akaryakıt ta bir enerji sektörü sonuçta. Elektrik üretmekle alakalı, KOBİ’ler bazında ilk adım atan şirketlerden birisiyiz. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde, güneş enerjisinden elektrik üretimi yapıyoruz. 20 bin metrekarelik bir alandayız. Bu alandaki yatırımlarımızı farklı illere de taşımayı düşünüyoruz. Genişletmeyi planlıyoruz. Devletimiz, elektriği satın alıyor, dolayısıyla ithalatı azaltmaya da katkımız oluyor. Yenilenebilir enerjinin çevreye de zararı yok. Tamamen çevreci bir anlayış modeliyle, geleceğe de bir yatırım yaptığımızı söyleyebilirim.Şekerci Ailesi olarak enerji sektöründe daha da büyüme hedeflerimiz var.

Farklı sektör lerde yatırım planlamalarınız var mı ?

Farklı sektörlerde yer alarak, riski bölmeyi avantaj olarak görüyoruz aslında. İnşaata ara verdik ama ilerde, koşullar uygun olduğunda, tekrar bu sektörde yatırımlarımız olacaktır. Önümüzdeki 10 yılda, perakende sektöründe büyüyeceğimizisöyleyebilirim. Bununla ilgili de e-markette bir yatırım yaptık.

E-TİCARET E NASIL ADIM ATTI?

Soracaktım, siz bahsettiniz. marketsenin.com uygulamasını başlattınız. Perakende sektöründe neler yapıyorsunuz?

Burada, ortaklığa yönelik bir yatırımımız var. Tamamen, perakende ve hizmet sektörü. Geleneksel işlerle, insanların para kazanması gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. İnsanlar mevcut durumunu korumak için daha fazla çalışmaya başladı. Vakit daha değerli hale geldi. E-ticaretin önemi artıyor. Biz bu yatırımla, insanların market alışverişini, evlerinden çıkmadan, 15 ila 30 dakika arasında ayağına götürüyoruz. Karataş ve Emek bölgesinde depolarımız var. www.marketsenin.comuygulamasıyla, Gaziantep’ten çok ciddi geri dönüşler alıyoruz. Bu pazar daha da büyüyecek. Uygulamayı, Anadolu’nun çeşitli illerinde yaygınlaştırarak, büyütmeyi hedefliyoruz. İlk sırada Adana var. Mersin, Antalya ve Konya’da planlarımız arasında.

“KURUMSAL OLARAK HAYALİM, ŞİRKETİMDE FİGÜRAN OLARAK KALMAK”

Genç kuşak bir yönetici olarak, kurumsal anlamda şirketlerinizde neleri hedefliyorsunuz?

Takdir edersiniz ki, biz bir aile şirketiyiz. Bu anlamda, kurumsallaşma konusunda haliyle zorlanıyoruz. Ancak bu konuda çok ciddi adımlar attık. Sistemli olarak adımlar atıyoruz. En büyük hayalim, şirketimizde yetkileri sistemli bir şekilde dağıtıp, bir figüran olarak kalmak. Yani, tamamen, bütün işleri kurumsal bir yapıya oturtup, burada figüran olarak işlerin akışını seyretmek istiyorum. Çünkü bizim artık başka yatırımlara da vakit ayırmamız lazım.

“GAZİANTEP, BU YAŞANANLARI ATLATACAKTIR

İbrahim bey, Gaziantep coğrafi olarak st r a t ejik bir bölgede ve ülkemizde ne yaşanıyorsa, Gaziantep ekonomisi bundan daha fazla etkileniyor. Siz genç bir iş insanı olarak, bu tabloyu nasıl görüyorsunuz?

Suriye’de yaşananlar ortada. Orada bir insanlık dramı yaşandı ve bizde hakikaten çok büyük fedakarlıklar yaptık. Suriye meselesi bittikten sonra, ben içinde bulunduğumuz olumsuz tabloyu, avantaja dönüştüreceğimize inanıyorum. Sancılı bir süreç yaşıyoruz. Bunu sabırla atlatacağız. Oraya bir şehir kurulacak ve her şey sil baştan yapılacak. Suriye’ye en yakın bölgenin burası olması dolayısıyla, elbette ekonomimize katkısı olacak. Hatırlarsanız, Türkiye, Kuzey Irak bölgesinin çok ekmeğini yedi. Benzer durum, Suriye’de de geçerli olacak. Suriye’de siyasi durum netleştikten sonra, oluşacak tablo, Gaziantep’e ciddi anlamda getiri sağlayacaktır.

“STRATEJİK YATIRIMLARA YÖNELMELİYİZ”

Ülkemiz ekonomisi nereye gidiyor, dünya ekonomisi ile kıyasladığınızda nereye gidiyoruz?

Türkiye’nin kökeni üreticiliktir. Bunu biraz katma değerli üretime dönüştürebilirsek ki, bu da devletimizin desteğiyle mümkün olacaktır. Eğer stratejik yatırımlar yapabilirsek, biz bugün dünyanın sayılı güçlü ülkeleri arasına gireriz. Yatırımcı olarak biz de buna açız. Dünya ekonomisinde paranın gücü yer değiştiriyor şu anda. İngiltere, Amerika’dan dönüyor, İpekyolu üzerinde yaşayan Çin, Hindistan gibi ülkelere yönleniyor. Biz de bir İpekyolu ülkesiyiz ve dolayısıyla doğru hamleler yapabilirsek, biz de buradaki yerimizi alırız. Akıllı hareket edersek, önümüzün açık olduğunu düşünüyorum.

İş kuracak ve iş hayatına atılacak genç kuşağa ne gibi önerilerde bulunursunuz?

Yenilikçi işlere baksınlar. Yenilikçi fikirlerle yola çıksınlar. Bu fikri üretemiyorlarsa, fikri olan insanlarla birleşip, büyüme yoluna gitsinler. Bizim sanayicilerimizde, ikinci nesle bu imkan çok sunulmuyor ama denesinler. Komşularının işini yapmak yerine, yeni fikirleri, yeni projeleri hayata geçirsinler.Yeni fikirlerle yola çıkmak, uzun vadede kazandıracaktır. Bunu ilerde daha iyi görecekler.

04 Kas 2019 - 23:06 -

Mahreç  Hüseyin Küpeli


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Telgraf Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Telgraf Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Telgraf Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Telgraf Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.